Bu, bizim
hikâyemizdi, sadece bizim bildiğimiz bir şarkıydı.
Bir
ateşböceğinin şarkısı...
1957 yılının
Japonya’sında, on yedi yaşındaki Naoko Nakamura için ailesinin ticari
ilişkilerini güçlendirecek bir evlilik planlanmıştır. Tören için her şey
hazırdır tek bir şey hariç, Naoko’nun kalbi. O ne yazık ki ailesinin beklediği
gibi gönlünü onları gururlandıracak bir adama değil, Amerikalı bir askere, bir
yabancıya, hatta düşmana kaptırmıştır. Dahası, her şeye rağmen gelenekleri ve
kendisi için hazırlanan geleceği hiçe sayarak sakladığı büyük sırla beraber
aşkın peşinden gitmeye, yüreğinin ona fısıldadığı şarkıyı dinlemeye hazırdır.
Öte yandan o şarkının yankılarının, yıllar sonra okyanusun ötesinden bile
duyulacağından tamamen habersizdir.
Günümüz Amerikası’nda
ise ölmek üzere olan babasının başında bekleyen gazeteci Tori Kovac, o güne
kadar çok sevdiği babası, kendisi ve ailesi hakkında bildiği her şeyi altüst
edecek bir mektup bulur. Mektubun ardındaki gerçeği öğrenmek için çıktığı
yolculuk onu, Japonya’nın uzak bir sahil kasabasına kadar getirecektir.
Biri, kalbi ve ailesi
arasında seçim yapmak zorunda kalmış, diğeri ise gerçek yuvasının neresi
olduğunu merak eden iki güçlü kadının, yıllara ve mesafelere meydan okuyan
duygu yüklü hikâyesi. Ateşböceğinin
Şarkısı, sevdiklerimiz uğruna neler yapabileceğimizi gözler önüne seren,
kolay kolay hafızalarınızdan silinmeyecek bir başyapıt.