19 Aralık 2019 Perşembe

Güneşin Ardındaki Topraklar || Laila Ibrahim

Gitmek miydi zor olan yoksa kalmak mı doğduğun, kokusu ile yoğrulduğun topraklarda? Nasıl giderdi ki insan en sevdiklerini bırakıp ardında? O topraklar ölüm, açlık ve sefalet koksa bile… 

Takvimler 1923 yılını işaret ederken, Kuzey Çin’de anneleri evlatsız, çocukları yetim bırakan ağır bir savaş hüküm sürmektedir. Henüz on sekiz yaşındaki Mei Ling’in ailesi de bu savaştan nasibini almıştır. Geri kalan ailesinin açlıktan ölmemesi, hayatlarının kurtulabilmesi için Mei Ling’in omuzlarına büyük bir sorumluluk yüklenmiştir: Para karşılığı hiç tanımadığı bir adamla evlen
mek. Üstelik de sahte bir isimle…

Yanında ona tamamen yabancı bir adamla uzaklara, onun için güneşin bile ardındaki bir ülkeden ibaret olan Amerika’ya olan uzun yolculuğu başladığında, tutunduğu tek şey orada güzel bir hayatı olacağına dair hayalleridir. Fakat çok geçmeden yalanlarla örülü bir çemberin içinde olduğunu, artık kocası olan bu yabancıya güvenemeyeceğini fark eder. Dilini bile konuşamadığı bir ülkede, sadece kendisi için değil, karnındaki bebek ve büyük bir tehlikenin içinde olan yetim bir kız çocuğu için de savaşmak zorundadır.

Peki, Mei Ling sevdiklerinden bu kadar uzakta bir başına hayatta kalabilecek, sahte evliliğine rağmen gerçek bir aile kurabilmeyi başarabilecek midir? Güneşin Ardındaki Topraklar, cesaret ve inançla atan bir kalbin inanılmaz yolculuğunu her sayfada yüreğimize işlerken, anneliğin mutlaka bir canlıyı dünyaya getirmek demek olmadığını bizlere bir kez daha hatırlatıyor. (Arka kapak yazısı)

Yazar Hakkında: Laila Ibrahim California, Whittier’de hayata gözlerini açan LAILA IBRAHIM, daha sonra Psikoloji ve Çocuk Gelişimi üzerine yüksek lisans yapmak amacıyla Oakland’e taşınmıştır. Çocuklar için daha fazla şey yapmak isteyen yazar, bir anaokulu açarak insan psikolojisi ve çocuk eğitimi üzerine edindiği tüm tecrübeleri anneler ve çocuklarıyla paylaşmaktadır. Aldığı eğitimlerle edindiği birikimleri, bir öğretmen ve anne olarak kitaplarına sık sık aktaran Ibrahim, ailesiyle birlikte Berkeley’de yaşamaktadır.

13 Eylül 2019 Cuma

Kabuğunu Kıran İnci || Nadia Hashimi


Baskıya, eşitsizliğe, hatta kaderlerine karşı savaşan iki genç kadının unutulmaz öyküsü…

Yıl 2007… Taliban’ın hükmettiği, kanayan yaraların sarılamadığı Afganistan’da madde bağımlısı bir babası olan ve hiç erkek kardeşi olmayan Rahima ve ablaları, sokağa bile çıkamaz, okula gidemezler. Tek umutları, oğlu olmayan ailelerin, kızlarından birini, ergenlik çağına gelene kadar erkeğe çevirmesini sağlayan Bacha Posh geleneğidir. Rahima, bu gelenek sayesinde erkek gibi giyinip, öyleymiş gibi davranabilir ve hayal bile edemeyeceği bir özgürlüğe kavuşur.
Öte yandan ailesinde bu sıra dışı geleneği ilk uygulayan kişi Rahima değildir. Yüz yıl önce büyük büyük büyükannesi Shekiba da onunla aynı kaderi paylaşmıştır. Bu değişim onu da ıssız bir köydeki güçlüklerle dolu hayatından alıp, hayal bile edemeyeceği bir dünyaya taşımıştır.
Peki, Shekiba ve Rahima, gerçekten özgür bir hayat yaşayabilecekler midir? Ya aksi olursa hayatlarına nasıl devam edeceklerdir? Kabuğunu Kıran İnci, aralarında yüz yıl olmasına rağmen aynı cesarete sahip olan bu iki kadının olağanüstü öyküsünü her sayfada ilmek ilmek işliyor.

“Dokunaklı bir aile hikâyesi… Şaşırtıcı, gizemli ihtişamıyla bir Afganistan portresi ve Afgan kadınlarının devam eden mücadelelerine tutulmuş bir ayna.”
KHALED HOSSEINI, Uçurtma Avcısı kitabının yazarı
(Arka kapak yazısı)

Yazar Hakkında: Nadia Hashimi

Afgan asıllı çocuk doktoru ve yazar. Eğitimini New York Üniversitesi’nde tamamlamış olan yazarımız, ayrıca kadın hakları savunucusu ve yetenekli bir konuşmacıdır. Kitaplarında özellikle güçlü, kadın karakterlere yer veren Hashimi, ailesiyle birlikte Maryland’de yaşamaktadır.

www.nadiahashimi.com








Bu gönderiyi Instagram'da gör

Yazar Nadia Hashimi’nin @arkadya_kitap tan eylül ayında çıkacak olan “Kabuğunu Kıran İnci” kitabının iki bölümlük kısmını ön okuma olarak okumuş bulunmaktayım. Kitapta Afganistan’ı ve orada kız çocuğu ve kadın olmanın zorluklarını anlatıyor. Kitap yine klasikleşmiş Arkadya olarak günümüz ve geçmişin bulunduğu iki katmanlı bir kurguya sahip. Günümüz bölümlerinde Rahima, geçmişi anlatan bölümlerde Shekiba adında Afganistanlı iki kız var. Okuduğum iki bölümlük yerde sanırım en zor hayatı yaşayan kişi Shekiba’ydı. Ama iki kurguda da Afganistan’da kız olarak doğmanın zorluklarından bahsetmiş yazar. Ailenin ve çevrenin kızlara karşı tutumu, yaptığı baskılar, toplumda bir yer edinememenin ezikliği var kadınlarda. Yazar bu kadınların hissettiği üzüntüleri ve acıları çok güzel kaleme dökmüş, o duyguları okuyucuya nasıl geçireceğini bilen yazarlardan👌Bu iki kız devamında hangi zorluklardan geçecek, kimlerle nasıl bir hayat savaşı içinde olacak çok merak ediyorum. ⚜ #alıntılar “Başına bir iki kez kötü şeyler gelen biri mutlaka yeni acılar çekerdi çünkü kaderin yeni ağlar örmesi zor olmazdı.” ⚜ Keyifli aksamlar dilerim🙋🏻 Sevgiler❤ 🏷 #kabuğunukıraninci #nadiahashimi #arkadyayayınları #yenikitap #kitap #sadekitaplık #kitaplar

Sade Kitaplık (@sadekitaplik)'in paylaştığı bir gönderi ()

19 Ağustos 2019 Pazartesi

Kürk Mantolu Madonna || Sebahattin Ali

“Göreceksiniz ya, ben dünyadan ziyade kafamın içinde yaşayan bir insanım... Hakiki hayatım benim için can sıkıcı bir rüyadan başka bir şey değildir...”
- Sabahattin Ali-


Yaşamak nefes almayı gerektirir, nefes nefese geçen bir aşk üzerine yazılmış bu romanda ise nefes almak, yaşamak için yeterli değildir. Bazen sizi görmeyen gözlere dalmak, yalnızca sizin duyacağınız sözlere kulak vermek ve aşkı hayallerinizde yaşamak, aşkların en gerçeğine bir adım daha yaklaşmaktır. Aşk, yaşanılan mı, yoksa yaşatılan mıdır?

Almanca, Fransızca, Rusça, Hırvatça, Arapça, Arnavutça, İspanyolca gibi birçok farklı dile çevrilen ve 2016 yılında Madonna in a Fur Coat adıyla Penguin Classics tarafından Büyük Britanya’da da basılan Kürk Mantolu Madonna, çeşitli ülkelerde birçok okurla
buluşmaya devam ediyor.




16 Temmuz 2019 Salı

Seyyah || John Katzenbach


Seyyah
John Katzenbach
Bu gece birimiz için her şey yeniden başlayacak .
Bıçağın sıcak mı yoksa soğuk mu olduğunu anlamanın çok zor olduğunu fark etmiş miydin? Bu, ne tür bir korku yaşadığına göre değişir. Buz gibi soğuk da gelebilir, köz kadar sıcak da. Tıpkı midende ve yüreğinde hissettiğin korku gibi.

 

Bir adam, bir kadın, bir araba ve bir fotoğraf makinesi… Geçmişe doğru duygusal bir yolculuk... Adam zihnindeki karanlığın ona fısıldadığı isimleri tek tek öldürüyor, fotoğraflarını çekiyor. Kadın ise hikayelerini yazıyor. Çünkü başka bir seçeneği yok. Ya bu psikopatça planın bir parçası olacak ya da ölecek.

Bir tarafta yeğeni de kurbanlardan biri olan, hınç dolu Dedektif Barren ve diğer tarafta katile gölgesi kadar yakın psikiyatrist Martin Jeffers; her ikisinin de iz sürmek için geçerli sebepleri vardır, ancak hesaplanmamış en küçük bir adım onları geri dönüşü olmayan bir yola sürükleyecektir.





Yazar Hakkında:
John Katzenbach, 23 Haziran 1950 yılında Amerika'da dünyaya geldi. Miami Herald ve Miami News için ceza mahkemesi muhabirliği yaptı ve Herald'ın Tropic dergisi için yazılar kaleme aldı. Batı Massachusetts’de yaşamaktadır.
 


13 Mart 2019 Çarşamba

Kanlı Selfie || Chris Carter


Bir sonraki aramayı cevaplamadan önce dikkatli ol. Belki de en kötü kâbusunun başlangıcı olacak.

Zor bir haftadan sonra Tanya Kaitlin dört gözle sakin bir gece geçirmeyi beklemektedir, ancak duştan çıkarken telefonun çaldığını duyar. En yakın arkadaşı Karen Ward’dır arayan ama pek alışılmadık bir şekilde görüntülü aramıştır. Tanya’nın telefona cevap vermesiyle hayatı boyunca hiç unutamayacağı kâbusu başlar.

Tanya ekranda Karen’ı ağzı kapalı bir şekilde kendi oturma odasındaki bir sandalyeye bağlanmış halde görünce deliye döner. Ardından hattın diğer ucundan tüylerini diken diken eden mekanik bir ses gelir. Arayan kişi basit bir oyun oynayacaklarını, iki sorusu olduğunu ve Karen’ın hayatının tamamen vereceği cevaplara bağlı olduğunu söyler. Bu esnada Tanya eğer ekrandan gözünü ayırırsa ya da telefonu kapatırsa Karen’ı cezalandıracaktır. Ve oyun başlar!

Kanlı Selfie’yi okuduktan sonra sosyal medyaya olan bakışınız değişecek.     

Yazar Hakkında: Chris Carter

An Evil Mind, One By One, The Death Sculptor, The Night Stalker, The Executioner adlı romanlarıyla Birleşik Krallık’ta kitapları çok satanlar arasında yer alan Chris Carter,  Los Angeles’a taşınmadan önce birkaç sene kriminolog olarak çalışmıştır. Los Angeles’a taşınan yazar  orada müzikle ilgilenmiştir. Birkaç sene önce ise her şeyi bırakarak şimdi tüm zamanını Londra’da yazarak geçirmektedir. 

Övgüler

Carter'ın suçlu psikolojisiyle ilgili bir geçmişi var ve romanlarının merkezindeki katiller bu nedenden dolayı çok daha korkutucu oluyor.
Mail on Sunday

Kullanılan Reklam Mecraları