11 Aralık 2017 Pazartesi

Kabus || Jeff Gunhus

Yatarken kitabı başucuma almadığım doğrudur, gece karanlıkta içindeki karakterler canlanır, rüyama falan girer, öyle bir manyak etti beni🙈

Jack Tremont eşi ve iki kızıyla yeni bir hayata başlamak için küçük bir kasabaya taşınır. Her şey çok güzeldir. Ama fırtınalı bir gecede şarhoş bir adamın onu kızı hakkında uyararak “kaç” demesi ve arabasını yağmur yüzünden durduğu bir noktada kızını alıp götürmek isteyen bir yabancı ile işler çıkmaza girmektedir. Ve bir gün küçük kızı Sarah kaçırılır. Ve suç, ortalıkta görünmeyen psikolojik sorunları olan babaya kalır.

Jack, Lonetree'nin kendisine şehrin sırrını gösterene kadar neye inanacağını bilemiyor. Ve şehrin sırrı ile dostlar ve düşmanlar yavaş yavaş kitapta belirmeye başlıyor. Kan ile sulanmış bir geçmiş geleceğe uzanmak istiyor.
Her bölümde ayrı bir tempo ile kitabı heyecan içinde okudum. Telepatik ve ruhani güçler, kitapta öyle bir işlenmiş ki, gerçek olabilir mi dedim hep. (İnanırım ben böyle şeylere🙈) Öbür dünyevi inanç ötesi olaylar insanı nasıl ürpertiyor tüylerim diken diken oldu. Yazar okuyucusunu nasıl heyecanlandıracağını iyi biliyor. İyi ki daha fazla yazmamış yoksa kalpten giderdim ben😈

Karanlık sırlar, kitabın sonunda ortaya çıkıyor mu? Çıkıyor! Ama bu karanlık insanların peşini bırakacak gibi durmuyor. Çünkü kitabın devamı geliyor. Yeni gerilimlere ve uykusuz gecelere hazır mısınız? 😈😈