21 Haziran 2017 Çarşamba

Köprüde Durup Beni Öpmesini Bekleyeceğim ||Gözde Kurt

Sevgilisinin onu aldatmasıyla hayatına yeni yön vermeye çalışan kızımız, (Anlatıcının kitapta adı yok) taşınırken eşyalarının çalınması ile birlikte ortada kalır. Daha önce çalıştığı kursa gelen ve kızının odasını kiralamak istediğini söyleyen Ayşe Hanım’a gider. Ayşe Hanım akli vasıfları tam yerinde olmayan bir kadındır ve bu kiracıyı kızı sanır. Bu noktada normal bir hayatı olduğunu düşünen kızımız, sıcak bir gülümsemeye, bir kase mercimek çorbasına, kaçıp giden melankolik Gülden’nin sıcacık yatağına dair kıskançlık besler. Özellikle Gülden’in günlüklerinin çekiciliği, yerine konulduğu bu kızı iyice merak etmesini sağlar. Ve hayatının yönüne yön veren Andreas!

Kızımızın dengesini bozan, ilk görüşte aşka inandıran, o an gerçekten Gülden olmadığına hayıflandıran adam oluverir Andreas… Varlığı göz açıp kapayıncaya kadar süren bu adamın, ardında bıraktığı bir fotoğrafın peşine düşen kızımız da soluğu Norveç’te alır. Bundan sonrası daha da şaşırtıcı 👌

Gözde Kurt o kadar güzel bir kurgu yapmış ki bütün insanî duyguları hissettim diyebilirim. Ana karakter Gülde’nin ve yardımcı karakter olarak kabul ettiğim anlatıcının hayatlarını okurken üzüldüm, kızdım, kıskaçlık duydum, sevindim, endişe ettim. Sanırım bende onlar gibi bir içsel yolculuğa çıktım. Hayatın bize getirdikleri, bizim neyi ne kadar istediğimiz ve yapmak istediğimiz şey için attığımız adımları sıraladım. Bence kitaptaki iki karakterde çok güçlüydü, ikisinin de adımlarını sevdim.

“İçim bir sürü ağlamakla dolu”
“Zihin, kişinin ne göreceğine karar veren bir gözlük gibiydi.”
“Aradığın belki de sensindir, anlasana. Hep âşık olacağımız kişiyi beklediğimizi zannederiz, bir kurtarıcıyı… Oysa beklediğimiz kendimizizdir, kendimizi gerçekleştirmektir. Kişinin kendisini gerçekleştirmesi bir mucizedir.”
“İnsanları anlamak imkânsıza yakın. Bunun yerine kendimi anlamazdan gelmeye çalışacağım.”

20 Haziran 2017 Salı

Hayat Güzel de ‘De’leri Var işte || Cihad Kök

Aşureden vişne şuruba, karbonatın kullanımından kemik suyunun faydasına kadar birçok bilginin kadınlarla harmanlandığı bir kitap “Hayat Güzel de ‘De’leri Var işte”

Genel olarak sitemkâr sözlerden oluşan kitapta, şiir tadınsa serzenişler, kurgusal olmayan anlatılar var. Her an kolunuzun altında, çantanızda, başucunuzda olupta keyifle okuyarak, okuduklarınızı düşünüp, kendinizi, çevrenizi, hayatı sorgulayarak daha olumlu bakmaya sevk ediyor.

Bu kitabı kadınlardan çok sanırım erkeklerin okumasını tercih ederim. (Yani, bizi anlamaları açısından 😇 )

Yazarın bir erkek olmasına rağmen kadınları bu kadar iyi tanıyıp anlatabilmesi de takdire şayan doğrusu 👏

Eşinize, sevgilinize göndereceğiniz mesajlar, buzdolabına, panoya tutturmak isteyeceğiniz notlarla dolu güzel bir kitap👌 ⚜

Öğrendim ki hayat çok karmaşık bir şey.

Zorlukların içinde tüm güzelliği ile gül de açıyor;
Gülerken, dünya aynı anda insana gözyaşı da döktürüveriyor.

İyisiyle kötüsüyle bir ömür sürdürülüyor ama öğrendim ki “iyi anların” kıymetini bilip, sonuna kadar yaşayıp hissetmek gerekiyor.
Çünkü hayat, “iyi şeyler” konusunda tattırdığı “kötü anlar” kadar bonkör davranmıyor.

Öğrendim ki mutluluk dedikleri şey,
Hiçbir zaman paçalardan akacak kadar çok olmuyor.

Paçalardan akıp evi dolduracak kadar çok olanlar genelde hatırlanınca gözleri dolduran acılar ve geçmiş oluyor. O kadar çok ki bugün, hiçbir şey ve hiçbir yer geçmişten geçilmiyor.

Ve öğrendim ki hayat güzel de ‘de’leri var işte!

Kötü niyetli insanlar, zorluklar, bir türlü dinmeyen acılar gibi gibi gibi şeyler işte!

hep kitap, NERMİN YILDIRIM’IN İLK İKİ ROMANINI YENİDEN OKURLARLA BULUŞTURUYOR!



 hep kitap,
NERMİN YILDIRIM’IN
İLK İKİ ROMANINI
YENİDEN OKURLARLA BULUŞTURUYOR!

Geniş bir okuyucu kitlesinin severek takip ettiği Nermin Yıldırım’ın ilk iki romanı Unutma Beni Apartmanı ile Rüyalar Anlatılmaz, yeni kapaklı ve hep kitap logolu yeni baskılarıyla 23 Haziran’da raflarda!

Edebiyatımızın usta kalemlerinden Nermin Yıldırım’ın büyük ilgi gören son romanı Dokunmadan, geçtiğimiz aylarda hep kitap aracılığıyla okurlara ulaştı. hep kitap şimdi de, güçlü dili ve sürükleyici anlatımıyla çok sevilen yazarın ilk romanı Unutma Beni Apartmanı ile ikinci romanı Rüyalar Anlatılmaz’ı da yeni kapaklarıyla yeniden yayımlıyor.

UNUTMA BENİ APARTMANI
Annesinin sesini ilk kez kırk üç yaşında, o da bir telefon konuşmasında duyan bir kadının hikâyesi bu. Yıllar sonra hiç beklenmedik bir zamanda ve beklenmedik bir biçimde, henüz bebekken kendisini terk eden annesinin telefonuyla hayatını tekrar gözden geçiren kırk üç yaşındaki Süreyya’nın hikâyesi. Süreyya’nın yalnızlığının tarihinden hareketle, yakın Türkiye tarihinin, ölümlerin, bitişlerin, yok oluşların hikâyesi.

Yıllar sonra ortaya çıkan annesinin anlattıklarının yarattığı duygusal karmaşayla birlikte, annelik mevhumunun kendisi için ifade ettiklerini sorgulamaya başlayan Süreyya, annesinin yokluğundan ve bu yokluğun yarattığı diğer eksikliklerden hareketle kendisini terk edenleri, terk ettiklerini, kaçırdığı fırsatları, kuramadığı yakınlıkları, kısacası kırk üç yıllık hayatını gözden geçiriyor.  Dokunmadan adlı son romanıyla okurların yüreğine dokunan Nermin Yıldırım’dan çok katmanlı bir ilk roman...


RÜYALAR ANLATILMAZ
Pilar, aniden ortadan kaybolan kocası Eyüp’ün başına kötü bir şey geldiğinden şüphelenmektedir. Çünkü kocasının habersiz ortadan kaybolması için bir sebep yoktur. Polisi arayan Pilar, kocasının İstanbul uçağına binerek memleketine gittiğini öğrenince çaresizce evde beklemeye dayanamayıp soluğu İstanbul’da alır ve orada kocasının yıllardır görüşmediği ve kendisinin de ilk kez tanıştığı ailesinin yardımıyla Eyüp’ü bulmaya çalışır. Uyku problemleri çeken, uykuları kâbuslarla bozulan, ancak uyandığında hiçbirini hatırlamayan Eyüp’ün bir psikoloğun tavsiyesiyle tuttuğu rüya günlüğü de Pilar’ın yanındadır. Ancak günlüğün sayfaları ilerledikçe rüyalar kâbuslara devşirilecek, korkunç bir aile sırrı ortaya çıkacaktır.

Unutma Beni Apartmanı ve Rüyalar Anlatılmaz romanları, 23 Haziran’da hep kitap logosuyla raflardaki yerini alacak.

NERMİN YILDIRIM HAKKINDA
Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi Basın Yayın Bölümü’nden mezun oldu. Çeşitli gazete ve dergilerde muhabir, editör ve köşe yazarı olarak çalıştı. İlk romanı Unutma Beni Apartmanı 2011 senesinde yayımlandı. Onu Rüyalar Anlatılmaz (2012), Saklı Bahçeler Haritası (Doğan Kitap, 2013), Unutma Dersleri (Doğan Kitap, 2015) izledi. Yıldırım’ın son romanı Dokunmadan 2017 senesinde hep kitap tarafından yayımlandı.

Romanları Sırpça, Bulgarca, Çince, Arapça, Fransızca, Lehçe, Azericeye çevrilen Yıldırım, uluslararası yazar programlarına konuk olarak, 2013 kışını Köln Kültür Vakfı’nın davetiyle Köln’de, 2015 sonbaharını Şanghay Yazarlar Derneği’nin davetiyle Çin’in Şanghay kentinde geçirdi.

Kadınlar Arasında (Metis) adlı Murathan Mungan öykü seçkisinde “Narin Ben Geldim”, Kar İzleri Örttü (Kırmızı Kedi) adlı öykü seçkisinde “Kırmızı Kar”, Güçobular (Doğan Kitap) adlı öykü seçkisinde “Hoş Geldin” ve Minimal Öyküler (Aylak Adam) adlı öykü seçkisinde “Kara Kaya” öyküsüyle yer aldı.

Bilgi için:
            www.hepkitap.com.tr
            facebook.com/hepkitapp
            twitter.com/hep_kitap
            instagram.com/hep_kitap

19 Haziran 2017 Pazartesi

Tadımlık Aşk || İlknur Birdal

“Tadımlık Aşk” tadın damağımda kaldı 👌

Keyifle yazılmış bir romantik komedi, okurken dudağımın kenarında hep bir gülümseme duruyordu. Burçak ve Dinçer çifti aslında hep bir didişme içinde, hele o Dinçer’in lafları tam sopalık ama yine de insanı gülümsetiyorlar.

Dinçer Yapım şirketi sahibi, düzen ve kravat manyağı, dediğim dedik bir adam, Burçak ise sekteri olarak işe girip karısı olma şerefine erişen ayakkabı tasarlayan ve ayakkabı delisi olan, ve en az Dinçer kadar inatçı bir kadın.

Kitap ikilinin evliliği ile başlıyor. Birbirini deli gibi seven ama hayatın getirdiği sorumlulukları yerine getirmeye çalışan ve birbirine olan ilgisini kıskançlık ve inatçılığa dönüştüren bu çiftimizi okurken çok keyif aldım. Yazar karakterlere bu günü yaşatırken, düşüncelere dalıp onları geçmişe götürmesi ve iki karakterinde anlatıcı olması kitaba ayrı bir keyif katmış. Ortalara doğru atışmaların azaldığı kitapta, Burçak’ın hamile olması ile duygusal bir bölüme geçiyor. Ama Dinçer yine aynı Dinçer, be adam dön bir etrafına bak dedim kaç sefer. Kitaptaki yan karakterlerin de onlardan aşağı kalır yanı yoktu, Burçak’ın annesi aynı benim annem eli maşalı, sevdim seni kadın. 🙈😄😘
.
İnatlaşmaların, atışmaların arasına karışan gerçek sevgi sözcükleri, kırılan kalpler, dönen dolaplar, ihanet haberleri, birbirine seven ama üzen bir çift, bitmeyen bir aşk, merakla okunan bir kitap… Yüreğinize, kaleminize sağlık @ilknur_birdal_ çok keyif alarak okudum 👌İlhamınız bol olsun 💖
“Sen, benim gerçekleşmeyecek düşümdün ama gerçekleştin. Gönlüne bir kez düştükten sonra oradan düşmemem gerekir. Beni oraya yapıştırmalısın, Dinçer, eğer ben düşersem sen de düşersin."


REFİK DURBAŞ’IN YARAMAZ ŞİİRLER’İ, ÇİZİMLERİYLE DE HAYAL DÜNYASININ KAPILARINI ARALIYOR!



REFİK DURBAŞ’IN YARAMAZ ŞİİRLER’İ,
ÇİZİMLERİYLE DE
HAYAL DÜNYASININ KAPILARINI ARALIYOR!

Türk şiirinin yaşayan en büyük şairlerinden Refik Durbaş’ın hep kitap’tan çıkan Yaramaz Şiirler kitabı, Deniz Üçbaşaran imzalı çizimleriyle hayal dünyasının kapılarını aralıyor. Durbaş’ın okul dönemindeki çocuklar için kaleme aldığı ama her yaştan okura hitap eden Yaramaz Şiirler, Üçbaşaran’ın, dizelere eşlik eden resimleriyle görsel bir şölene dönüşüyor.

Çocuklar için yazılan şiirlerin her şeyden önce “şiir” olması gerektiğini hatırlatan ürünleriyle Refik Durbaş, öğreticilik ve “çocuksu”luk tuzağına düşmeden, genç okurlarının dil tadı alabilecekleri eğlenceli şiirler sunuyor. Çocuk dikkatini, çocuk hayretini hâlâ taşıdığını hissettiren usta şair, şiiri seven kuşakların edebiyat arkadaşı oluyor.

Refik Durbaş, resimlerini Deniz Üçbaşaran’ın çizdiği Yaramaz Şiirler kitabıyla her yaştan şiirseveri dizelerinde uyuyan kardan adamı, aklımızın dallarına konan kuşları, gölgesi çalınan ağaçları, tahta atıyla doktora giden dedeleri keşfetmeye çağırıyor.


REFİK DURBAŞ HAKKINDA
1944 Erzurumlu doğumlu şair. Uzun yıllar gazetecilik yapan Refik Durbaş’ın şiirin yanı sıra deneme, röportaj, inceleme türlerinde de yapıtları vardır.

Ödülleri:
Çırak Aranıyor, 1979 Yeditepe Şiir Armağanı
Nereye Uçar Gökyüzü, 1983 Behçet Necatigil Şiir Ödülü
Menzil, Halil Kocagöz Şiir Ödülü

“Orhan Veli, Refik Durbaş’ın şiirlerini okusaydı mutluluk şiirleri yazardı. Benim gibi hayatın içindeki şiiri keşfetmiş, hayatı şairaneliğe feda etmemiş derdi.”  Doğan Hızlan, Hürriyet, 7 Ekim 2001

DENİZ ÜÇBAŞARAN HAKKINDA
Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Bölümü mezunu olan Deniz Üçbaşaran’ın resimlediği ilk çocuk kitabı 2003 yılında yayımlandı. İllüstrasyonlarını yaptığı Piraye’nin Bir Günü kitabı Çocuk ve Gençlik Yayınları Derneği tarafından 2014’ün En İyi Resimli Öykü Kitabı seçildi. Deniz Üçbaşaran, 2016 yılı IBBY Onur Listesi kataloğunda çizer olarak yer almaya hak kazandı.


Bilgi için: 
            www.hepkitap.com.tr
            facebook.com/hepkitapp
            twitter.com/hep_kitap
            instagram.com/hep_kitap

15 Haziran 2017 Perşembe

Uyumsuz Leydi || Isabel Cooper


Yarı çıplak bir kadın aniden çevresinde belirdiğinde, Simon Grenville'in şaşırmaya bile vakti kalmaz. Şeytani yaratıklar etrafını sarmıştır, ta ki güzel yabancı üzerindeki garip kıyafetlerden silahlarını çıkarıp onları öldürene kadar.

Joan, kötü ruhların kol gezdiği ve insanlığın yaşam mücadelesi verdiği zamanda yaşayan bir savaşçıdır. Bu geleceği engellemek, kötülüğü yayan büyücüyü öldürmek amacıyla iki yüz yıl geçmişe, Victoria Dönemi İngiltere'sine gönderilir. Hedefine ulaşmak için, Simon'ın ona topluma nasıl uyum sağlayacağını göstermesine ihtiyaç duyar. Hayatını balo salonlarında değil savaş alanlarında geçiren Joan'un önündeki tek mücadele dönemin katı kurallarını öğrenmek değildir, Simon'la aralarındaki çekime de karşı koymak zorundadır…

“Çekici, heyecanlı ve baş döndürücü şekilde yenilikçi… Okudukça daha fazlasını isteyeceksiniz!”
-Library Journal

“İncelik ve derinlikle yazılmış bu roman nefesinizi kesecek.”
-My Book Addiction and More

“Cooper'ın yenilikçi kurgusu ve keskin zekâsı bir araya gelmiş ve büyülü bir aşk hikâyesi ortaya çıkmış.”
-The Chicago Tribune

Ebedi Yansıma || Özge Erkin

Alacakaranlık serisi, Providence Üçlemesi, Öngörü serisi, Tanrıça Serisi gibi fantastikleri okumuş biri olarak diyorum ki; olmuş bu kitap 👌😏 

Kitapta aydınlık ve karanlığın savaşına tanık oluyoruz. Muhafızlar aydınlık tarafı korurken, karanlık tarafın kötülüğünü yayan Ariellerle de savaşmak zorundalar. Hepsinin kendine özel güçleri ve lanetleri var. Özellikle aydınlık tarafın güç toplaması için beslenmesi gerektiği lanetleri çok yaratıcıydı, aydınlık ve karanlığın birbirinden ayrılmayan ikili olduğunu bir kez daha gördük.


Kevin bir Ankaar, sonsuz yaşam sahibi olan ve var olan her şeye hükmedebilen baş muhafız ama aşka inanmadığı için kendisine müjdelenen ruh eşini kabul etmiyor. Ama aşk bu hiçte göründüğü gibi basit değil maalesef. Kevin ruh eşi Erica’yı bulup aşk onun özünü ele geçirince o koca baş muhafız bir tutsağa dönüşüyor. Ve Erica eşi benzeri bulunmadığı için karanlık taraf onu istiyor. Kitapta da olaylar bundan sonra iyice hareket buluyor. Konseyler, lanetler, kahenetler derken kitap bir merakla bitiyor.

Kitabı okurken hep aklıma yazarı geldi, sanırım fantastik bir kitap ve isimler yabancı olduğu için olabilir. Fantastik yazarlara her daim ayrı bir hayran kalmışımdır çünkü kurgu, karakterler, fantastik güçleri bir kalıba oturmak ayrı bir maharet ve zekâ örneği bana göre. Kitap kurgusu gerçekten çok güzeldi, olaylar biraz hızlı gelişip, hop ne oluyoruz desem de fantastiklerde ki aşk ve aile bağları çok güçlü oluyor.
İkinci kitapta karakter özelliklerinden çok biraz daha doğa üstü olaylar istiyorum sevgili yazarım, beklenti tavan yani 🙈

Yüreğinize, kaleminize sağlık @ozgeerkin
💖

14 Haziran 2017 Çarşamba

DALAY LAMA ve DESMOND TUTU, SOHBETLERİYLE MUTLULUĞUN KİTABI’NI YAZDI!



DALAY LAMA ve DESMOND TUTU,
SOHBETLERİYLE
MUTLULUĞUN KİTABI’NI YAZDI!

Beş gün boyunca mutluluk ve sevinci konuşan Dalay Lama ve Desmond Tutu’nun sohbeti, ortak yazarları Douglas Abrams’ın dünyanın dört bir yanından gelen soruları yönlendirmesiyle renkleniyor. Gezegendeki en mutlu ve en şefkatli iki adam, okurlara nasıl mutlu olunacağını, nasıl sevinç duyulabileceğini anlatıyor: Mutluluğun Kitabı’nı onlar yazıyor… Mutluluğun Kitabı, 16 Haziran’dan itibaren hep kitap etiketiyle raflarda!
                                  
Hayatları boyunca yalnızca altı kere bir araya gelen iki adam, 14. Dalay Lama Hazretleri Tenzin Gyatso ve Güney Afrika Emekli Başpiskoposu Desmond Mpilo Tutu, bu kısa buluşmaların ötesine geçen bir bağı paylaşıyor. Onlar gerçek arkadaş ve onlara göre gerçek arkadaşlık tamamen güven üzerine kurulmalı. Onlar da öyle yapıyor: Birbirlerine güvenip en önem verdikleri konuda fikirlerini paylaşıyorlar.

Dalay Lama ve Desmond Tutu beş gün boyunca mutluluk ve sevinci konuşurken ikilinin sohbeti, ortak yazarları Douglas Abrams’ın dünyanın dört bir yanından gelen soruları yönlendirmesiyle renkleniyor.

Cemre Ömürsuyu Seyis’in dilimize çevirdiği Mutluluğun Kitabı, hep kitap’ın kurgu-dışı kategorisinde, 16 Haziran’dan itibaren raflardaki yerini alacak.


“Sorunun kendisi zamanın ötesinde olsa da onların cevabı tam da günümüzde anlam buluyor.”
Time Magazine

“Okurlara iki ruhani liderden pırıl pırıl, bilgece ve anında işe yarayacak bir armağan. Kitap en zor koşullar altında bile mutluluğun herkes için mümkün olduğu konusunda umut veriyor ve bunu elde etmek için tertemiz bir yol tanımlıyor.”
Publishers Weekly

“Dünyanın mutluluk ve şefkate her zamankinden daha çok ihtiyacı var. Bunu bize Başpiskopos Desmond Tutu ve Dalay Lama’dan daha iyi kim anlatabilir? Bu güzel kitap bizi onların dostluğuna doğru yolculuğa çıkarırken onların bilgeliğini de armağan ediyor. Dünyamızda parlak bir umut ve sevgi noktası.”
Sir Richard Branson

DALAY LAMA HAKKINDA
Tibet halkının ve Tibet Budizmi’nin ruhani lideri 14. Dalay Lama Hazretleri Tenzin Gyatso, 1935’te Tibet’in kuzeydoğusunda yoksul bir ailede doğdu. İki yaşındayken, kendinden önceki 13. Dalay Lama’nın reenkarnasyonu olduğu fark edilen Dalay Lama; 1989’da Nobel Barış Ödülü ve 2007’de Amerikan Kongresi Altın Madalyası aldı. İyilik ve şefkat, dinler arası anlayış, çevreye saygı ve hepsinden çok dünya barışı için seyahat eden Dalay Lama, Dharamsala, Hindistan’da sürgünde yaşıyor.

DESMOND TUTU HAKKINDA
Güney Afrika’daki adalet ve ırksal uzlaşma mücadelesinin önde gelen liderlerinden Güney Afrika Emekli Başpiskoposu Desmond Mpilo Tutu, 1984’te Nobel Barış Ödülü’ne, 2009’da ise Başkanlık Özgürlük Madalyası’na layık görüldü. 1994’te Nelson Mandela tarafından Güney Afrika Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu’nun başkanlığına atanan Başpiskopos Tutu, öncü bir ahlaki ses ve bir umut ikonu olarak kabul edilir. Hayatı boyunca, dünyanın her yerindeki insanların ihtiyaçlarını derinden önemseyen, hepsine sevgi ve şefkati öğreten Başpiskopos Tutu Cape Town, Güney Afrika’da yaşıyor.

DOUGLAS ABRAMS HAKKINDA
Yazar, editör ve yayıncı temsilcisi Douglas Abrams; hayalcilerin daha akıllı, daha sağlıklı ve daha adil bir dünya yaratmalarını destekleyen, yaratıcı kitap ve medya ajansı Idea Architects’in kurucusu ve başkanı. Abrams, on yıldan uzun süredir ortak yazarı ve editörü olarak Desmond Tutu ile birlikte çalışıyor. Kendi yayıncılık ajansını kurmadan önce HarperCollins yayınevinde kıdemli editörlük yapan Abrams ayrıca, dokuz yıl boyunca Kaliforniya Üniversitesi Yayınları’nda din editörü olarak çalıştı.

Bilgi için:  www.hepkitap.com.tr
            facebook.com/hepkitapp
            twitter.com/hep_kitap
            instagram.com/hep_kitap