İnsan hiç görmediği
birini özleyebilir mi?
Ben içimden “Kanayıp ne
kadar tutabilirsin gül uğruna dikeni,” diye mırıldanırken, Özlem’in “Bu
şehirden gideceksin,” diyen sesi yankılanıyordu kulaklarımda. Doktorun “Zamanın
daralıyor,” dediği dakikada, Tuana’yı sonsuzluğa uğurladığımız günün her
saniyesindeydim. Şimdi ve bundan sonra yapacak hiçbir şeyim kalmadığını ilk
defa bu kadar yürekten hissetmiştim.
Güvendiği
tüm dağlara karlar yağan Perihan elindeki tek gidişlik bileti, kırık dökük
umudunu sığdırdığı bavulu ve sırtına taktığı kemanıyla İstanbul’a gelmişti.
Midesinde kelebekler uçuşturan, uykusunu kaçıran bir adamın peşinde saklambaç
oyununa dönen hayatını tepetaklak eden soruların tuzağına mı düşecekti yoksa
kalbini inatla aynı yerden kıran kadere külahını ters mi giydirecekti?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder