28 Ekim 2015 Çarşamba

Kor Adası || Kimberley Freeman

Göz ardı ettiğiniz gerçekler er ya da geç çıkar karşınıza tamamlanmak için. Yüzleşin ki ruhunuz arınsın.

1891 yılının İngiltere'sinde Tilly Kirkland, rüya gibi bir evlilik yaptığını düşünürken kendini bir kâbusun tam ortasında bulur. Yaşadığı talihsizlikler onu Avustralya'ya, Kor Adası'nda bir malikâneye getirir. Burada bir yerel cezaevi müdürünün kızına mürebbiyelik yapacaktır. Aslında her günbatımında adeta bir kora dönüşen bu adaya hayatının cezasını çekmek için geldiğini anlayacaktır…

2012 yılında ünlü yazar Nina Jones, kafasını toparlamak ve yazmakta sıkıntı çektiği yeni hikâyesine odaklanmak için Avustralya'ya büyük büyükannesinden kalma malikâneye gelir. Ancak Starwater Malikânesi'nin duvarları, onun yıllardır sakladığı büyük sırrının kanıtlarıyla doludur. Keşfettiği her kanıt ise Nina'nın büyük bir gizemi çözmesini sağlayacaktır.

Üçüncü kitabıyla hayranlarının kalbine bir kez daha kazınacak olan Kimberley Freeman'ın romanı Kor Adası, yarım kalan gerçeklerin sonsuza kadar saklı kalamayacağını ve ne olursa olsun kalbimizin sesine kulak vermemiz gerektiğini anlatıyor.


Yazarın daha önce ki kitapları olan Kır Çiçeği Tepesi ve Deniz Feneri Koyu adlı kitaplarını okuyup çok beğendiğim için hiç düşünmeden son kitabını da alıp bir çırpıda okudum. Tarzını zaten biliyorsunuzdur günümüzle geçmişi harmanlayarak iki farklı hikayeyi bir kitapta toplayıp sonunda da birbirine bağlamayı başarıyor.

1891-- Tilly tesadüfen tanıştığını düşündüğü Jasper ile altı hafta içinde evleniyor. Ama Jasper onun düşündüğü ve sevdiği gibi bir insan çıkmıyor. Tilly sadece parası için istiyor ve sevgilisi ile ondan kurtulmak içinplanlar yapıyorlar. Herşeyi öğrenen Tilly ise kaçmak için plan yaptığı gece yanlışlıkla gaz lambasına çarpıp evde yangın çıkmasına sebeb oluyor. Gözlerinin önünde ev yanarken içeriden kocası ve sevgilisinin çıkmadığı görünce öldüklerini anlayarak oradan kaçıyor. Son bir umut kocasının sevgilisi olan Chantelle Lajeune'nin kaldığı odaya bakıyor ama polislerin geldiği ve onun yerine kendisinin öldüğünü düşündüklerinden Chantelle'nin pasaportunu alıp kaçıyor. Avusturalya'ya gelen Tilly burada cezaevi müdürünün kızı Eleanor'a mürebbiyelik yapıyor...

2012-- Nina ünlü bir yazardır ve kafasını toplamak için büyük büyükannesi Eleanor'a ait olan Kor adasında ki eve dönüp hem tadilat işlerini bitirmek hemde yeni kitabını yazmak istemektedir. Burada Eleanor'a ait izler bulması onu geçmişi hakkında daha da meraklı hale getirmektedir...

Evet.. Yeteri kadar kitap hakkında yazdım buna pek spoiler denilemez dimi sonuçta hikayenin en merak edilen bölümlerini yazmıyorum =))


Yazar bu kitabında da kadınların çektiği acıları ve duygularını yine ön planda tutmuş. Karakterin yaşadığı kırgınlığı, yeni hayat mücadelesini, geçmişin vicdan azabını ince ince işleyerek okuyucunun yine yüreğine dokunmayı başarmış.

Tilly'in hikayesi çok güzeldi, Nina'nın hikayesi biraz pasif kalmış ama yine de okumaya değer.

Yeşil Deniz Kabuğu || Sarah Jio ---> Yeni Kitap

Yirmili yaşlarda hayat daha kolaydı.
Özellikle de konu aşk olduğunda.
Biriyle tanışıyordun, sen onları seçiyordun, onlar seni seçiyordu.
Birlikte dünyayı fethedebilirdiniz. Paris'e taşınabilirdiniz.
Bir sürü çocuk sahibi olabilir veya çiftçilik yapabilirdiniz.
Günlük tuttuğunuz zamanlarda yazdığınız her şeyi yapabilirdiniz.
Hayaller, parlak, çarpıcı renklerde yaşanacaktı.
Hayat sizindi, ikinizindi.
Her şeye birlikte göğüs gerip birlikte yaşayabilirdiniz.
Hayatınızı birine bağlardınız ve gerisi önemini kaybederdi.
Peki ya şimdi?

23 Ekim 2015 Cuma

Başka Dilde Aşk II Mia Sheridan


New York Times, USA Today ve Wall Street Journal Çoksatan Romanı Başka Dilde Aşk, korkunç bir gecenin hatıralarına zincirlenmiş bir kadının ve sevgisiyle o zincirleri kırabilecek adamın hikâyesi. 
Geçmişin acı yüklü izlerini taşıyan sessiz bir adamın ve sesini bulmasına yardım edebilecek kadının hikâyesi. Acının, kaderin ve aşkın iyileştirici gücünün hikâyesi… 
 
“Kusursuz ve dokunaklı anlatımıyla, Bree ve Archer’ın yürek burkan ama gerçekten büyüleyici aşk hikâyesi içinizi ısıtacak.” –Natasha is a Book Junkie 
 
“Duygusal, etkileyici ve kesinlikle farklı… Okumaya alıştığınız her şeyden öylesine farklı ki… Kesinlikle kaçırılmaması gerekiyor!” –Aestas Book Blog 
 
“Ayaklarınızı yerden kesecek, duygusal ve romantik bir hikâye.” –Totallybooked Blog


Sen nasıl güzel bir kitapsın böyle...

Hani kitaplarda hep masum ve güzel kızlara aşık olunur ya bu kitapta ise masum ve çok yakışıklı bir oğlanımız var.

Kendi acılarından kaçan Bree geçici olarak gittiği küçük bir kasabada Archer ile karşılaşır.
Yalnız ve hayatı bilmeyen Archer'e karşı olan merakına yenik düşen Bree en sonunda onunla tanışır.
Geçirdiği kaza yüzenden konuşamayan ama duyabilen Archer ile işaret dilini konuşmaya başlayarak anlaşırlar.
Kendini tanımasına ve kalıplarını yıkmasına yardımcı olan Bree ile çok güzel bir aşkın içinde bulurlar kendilerini.

Kitaptaki aşk çok güzeldi naifti, keşke yazar cinsellik boyunu da anlatırken biraz daha naif yazsaydı. Kitap tanıtımın da çok fazla konusuna yer vermediği için bende yazarak okumak isteyenlerin hevesini kırmak istemiyorum ama biraz alıntı sanırım kitap için olan merakı kırmaz =)

"Yalnız değilsin bebeğim. Ben buradayım. Hiçbir yere gitmeyeceğim. Buradayım."
Bana baktıktan sonra yüzünde hüzünlü bir gülümseme belirdi. 'Sana bahsettiğim yük buydu, Bree. Senin sevmenin yükü bu işte.'
"Seni sevmek bir yük değil. Seni sevmek bir onur ve sevinç, Archer. Baldırlarını ellerimle tutabileyim diye onunla konuşmak içim sesimi kullandım. Temas önemli hissettiriyordu. Sırf onun için değil, benim de buna ihtiyacım vardı. "Uğraşsan da seni sevmekten vazgeçmemi sağlayamazsın. Benim için bir seçenek değil. Sadece gerçek."

Çenesini parmaklarımın arasına çekerek yüzünü bana doğru kaldırdım. Elimi aşağıya indirim, 'Bulunacak birşey yok. Bildiğim şey ise o gün kapımdan giren sendin ve ben kalbimi kaybettim. Ama herhangi bir kız olduğun için değil, sen olduğun içindi. Ben kalbimi sana kaybettim. Ve eğer merak ediyorsan Bree, geri istemiyorum,' dedim.

21 Ekim 2015 Çarşamba

Özgürlüğün Elli Tonu II E.L James

Romantik, özgürleştirici ve kesinlikle bağımlılık yaratıcı...

Bu roman dengenizi sarsacak, sizi ele geçirecek ve ebediyen sizinle kalacak.

Anastasia Steele'in ne istediğini bilen, göz alıcı iş adamı Christian Grey'le tanışması, her ikisinin de hayatlarını geri dönülmez biçimde değiştiren şehvetli bir ilişkinin kıvılcımını çakmıştır. Christian'ın sıra dışı zevkleri karşısında şoka uğrayan, ondan hem hoşlanan hem de korkan Ana, daha derin bir bağlılık istiyordur. Onu yanında tutmaya kararlı olan Christian, bunu kabul eder.

Şimdi her şeye sahiptirler; aşk, tutku, yakınlık, servet ve sonsuz olasılıklarla dolu bir dünya. Ana, Grey'i sevmenin kolay olmayacağını ve beraberliklerinin her ikisinin de tahmin edemeyeceği zorluklar getireceğinin her zaman farkında olmuştur. Anastasia'nın kendi benliğinden ve bağımsızlığından ödün vermeden Grey'in yaşam stiline uyum sağlamayı öğrenmesi, Grey'inse kontrol dürtüsünü aşması ve kendisini altüst eden fırtınaları arkasında bırakması gerekmiştir.

Ama geçmişle hesapları henüz kapanmamıştır. Tam her şeye sahip gibi göründükleri bir anda, talihsizlik ve kader bir araya gelip Ana'nın en korkunç kâbuslarını gerçeğe dönüştürür...


En sonunda kitap bitti.
Aşkın, sevginin en güzel halini bu kitapta yaşadılar. Grey kendini sarıp sarmaladığı kalıplardan Ana sayesinde kurtulmaya çalışıyor. Daha uysal daha sevgi dolu oluyor. Ana yine bildiğimiz Ana, kendi çapında...

Ama diğer iki kitaba göre yazar sanki biraz anlatım tarzından biraz sapmış gibi. Başlarda anlatılan balayı bana sıkıcı geldi. Christian desen kendini aşmış eski halinden ve tavrından eser yok.

Ana'nın babasının kazası, Christian kardeşi Mia'nın kaçırılması ve Ana'nın onu kurtarmak isterken ölümlerden dönmesi gibi kitaba daha fazla karakterlerin hayatları sıkıştırılmış. Ve sonunda beklendik durum olan Ana'nın hamile kalması Christian bu duruma çok soğuk bakması ama yine de kabullenip sevgi dolu birine dönüşmesini okuyoruz.

Ama kitap o kadar, yazar pat diye bitirmiş.
Evli, mutlu, çocuklu diye bitti diyebilirim.

Birde kitabın sonunda Grey kitabının haberini vermek için onun gözünden yazılmış bir kaç sayfa var. Merak etmiyor değilim ama 1 sene sonra okumayı düşünüyorum =))

Karanlığın Elli Tonu II E.L.James

Romantik, özgürleştirici ve kesinlikle bağımlılık yaratıcı...
Bu roman dengenizi sarsacak, sizi ele geçirecek ve ebediyen sizinle kalacak.
Ruhu yaralı genç girişimci Christian Grey'in karanlık sırlarının yıldırdığı Anastasia Steele, ilişkilerine son noktayı koyup bir yayınevinde çalışmaya başlar.
Ama Grey'e duyduğu karşı konulmaz çekim hâlâ etkisini sürdürmektedir. Grey yeni bir teklifle gelince ona karşı koyamaz. Nihayet her şey daha iyiye gidiyor gibi göründüğü sırada birden geçmişin hayaletleri ortaya çıkar. Anastasia, sorunlu, hırslı ve talepkâr Elli Ton'un sinir bozucu geçmişi hakkında, tahminlerinin çok ötesinde şeyler öğrenir ve ilişkileri bir kez daha tehdit altına girer.
Grey içindeki şeytanlarla savaşırken, Ana da hayatının en önemli seçimini yapmak zorunda kalır.
Ve bu kararı tek başına vermelidir...


 
 
İlk kitapta son sürat kaçan kızımız bu kitapta dayanamayıp elli tonuna geri dönüyor, aşkları kaldığı yerden devam ediyor. 
 
Aşkları bir taraftan son sürat devam ederken, her iki tarafta da kıskançlıklar diz boyuna çıkıyor. Christian'ın eski itaatkarı Anastasia'yı takip ediyor. Anastasia'nın da patronu ona sarkıntılık edip, bi ton sopa yiyerek işinden oluyor ve intikam peşine düşünüyor...
Yani bu kitapta daha fazla aşk ve daha fazla aksiyon var.
Ve Ana olmadan yapamayacağını anlayan Grey evlenme teklifi ile hepimizi şaşırtıyor.
 Eveeet...
Evlendiklerine göre bakalım üçüncü kitapta yazar bize neyi anlatacak?
================================================================
Anastasia ve Christian'ı ilk kitapta tanıdım, karakterlerini öğrendim bu kitapta ise iyice bir kaynaştık. Dünyaya Grey'in gözlerinden bakmaya çalıştım. Ana gibi içime düşüncelerimi şekillendiren bir tanrıça bile kaçtı diyebilirim. =) 
 
İlk kitaptan daha güzel daha duygusalmış bu kitap, pek sevdim.

15 Ekim 2015 Perşembe

Günaydın

Lütfen alışkanlık yapın, güne gülümseyerek başlayın.
GÜNAYDIN
=)    =)   =)    =)

14 Ekim 2015 Çarşamba

Küçük Prens II Antoine de Saint-Exupery

Küçük Prens, uçağı arızalanınca çöle inmek zorunda kalan ve orada başka bir gezegenden gelen son derece sıra dışı, küçük bir çocukla karşılaşan bir pilotun masalsı öyküsü. Minicik gezegeninden yola çıkıp altı gezegeni ziyaret eden ve her birinde değişik tiplerle tanışan Küçük Prens sonunda yedinci gezegen olan Dünya'ya iner ve pilotla karşılaşır. Pilot uçağını onarmaya çalışırken bir yandan da Küçük Prens'in hikâyesini dinler. Evine dönmeye çalışan sadece pilot değil, gezegenini ve orada bıraktığı çiçeğini de özleyen Küçük Prens'tir. Dünyadaki bütün dillere çevrilen ve küçük büyük herkesin başucu kitabı olan Küçük Prens, bizi hayatın olumlu yanlarıyla tanıştıran, her şeye farklı bir gözle bakmamızı sağlayan eşsiz bir hazine.

Yazar: Antoine de Saint-Exupery


Küçüklerden çok büyüklerin okuduğu, içinde yetişkin insanların hayatını ve küçük bir çocuğun gözünden bunların nasıl algılandığını anlatıyor.

Sahra çölüne zorunlu iniş yapmak zorunda kalan pilot ile altı gezegenden sonra dünyaya iniş yapan küçük prensin arasında ki dialogları insanı bir hayli düşündürüyor, kendisini sorgulamasını sağlıyor.

Küçük prensin gezdiği gezenlerde ki büyükler otorite tutkusu, kendini beğenmişlik, umutsuzluk, sahip olma tutkusu, klişeleşmiş bir görev, bilime kendini adama gibi duygularda yoğunlaşmış. Ve dünyada da pilotla kayda değer bir çok öğüt niteliğinde konuşmalar mevcut.

Kısacası okuyun, okutturun.

4 Ekim 2015 Pazar

Okuoku.com Siparişim Geldi

 
 
 
 
 
 
 
 
 Kitap siparişim geldi.
Nasıl bir sevinçtir bu bende ki!
Yaptım bir kahve oturdum karşılarına,
Çevirip duruyorum sayfaları,
Kokluyorum, sarılıyorum.
Çok mutluyum...
 
 
 
 
 
Okuoku.com'dan ilk defa sipariş verdim. Genelde çoğu alışverişimi kitapsihirbazı.com'dan yapıyorum. Kitapları güzel paketlemişler, çeşitli ayraç ve kendi özel ayraçlarının yanına da kitap okurken keyif yapabilmemiz için kahve koymuşlar çok düşünceliler. =)
 
İki site de  fiyat konusunda güzel indirimler yapıyorlar. Sosyal medya hesaplarından indirimleri bildiriyorlar. Bende indirimleri akip edip kitap için ayırdığım bütçe ile daha fazla kitap alabiliyorum. 

1 Ekim 2015 Perşembe

Grinin Elli Tonu II E.L.James

Edebiyat öğrencisi Ana Steele, genç girişimci Christian Grey'le röportaj yapmaya gittiğinde son derece çekici, zeki ve sinir bozucu bir adamla karşılaşır. Toy ve masum Ana, bu adama duyduğu arzu karşısında şaşkına döner ve adamın gizemli doğasına rağmen ona yakınlaşma arzusuyla yanıp tutuşur. Ana'nın güzelliğine, zekâsına ve özgür ruhuna direnemeyen Grey de onu istediğini kabul eder ancak şartları vardır…

Grey'in sıra dışı erotik istekleri karşısında şoka uğrayan ama bir yandan da heyecana kapılan Ana tereddüde düşer. Büyük başarısına rağmen -çok uluslu şirketleri, uçsuz bucaksız serveti ve sevgi dolu bir ailesi vardır- Grey şehvete esir olmuş ve hükmetme hırsı olan bir adamdır. Çift, cüretkâr ve tutkulu bir fiziksel ilişkiye yelken açarken Ana, Christian'ın karanlık sırlarını ve kendi gizli arzularını keşfeder.
(Tanıtım Bülteninden)





Kitap hiç aşık olmamış saf ve deneyimsiz Anastasia ile zengin girişimci sıra dışı istekleri ve hükmetme hırsı olan Christian Grey arasındaki ilginç hayatı anlatıyor.

Bu kitap hakkında çok şey söylendi çok şey yazıldı. Kimisi çok beğendi yere göğe sığdıramadı, kimisi yerden yere vurdu. Bende bu ikisi arasında kalanlardanım. Kitap yetişkin kitaplarının anasıymış meğer hepsi bu kitaptan sonra doğmuş sanki. Ama insan oğlu meraktan okuyor yine okuyor yani...

Chiristian, Ana'yı daha ilk görüşte itaatkarlarından biri yapmayı kafasına koyuyor, onun iş yerine gidiyor, pahalı hediyeler gönderiyor ve en sonunda gizlilik anlaşmasını açıklayarak ne istediğini dile getiriyor.

Ama Ana'nın bakire ve tecrübesiz olduğunu öğrendiği zaman şaşırsa da bu işten vazgeçmiyor. ve ikili kendilerini Chiristian'ın tutkulu isteklerini gerçekleştirirken buluyor. Kitapta yüz kızartıp utandıran cinsten fanteziler bulunmakta. Tabi kitap sadece bundan ibaret değil, zengin iş adamının neden böyle olduğunu anlamaya çalışan Ana'nın duygularını da öğreniyoruz. Ama Ana en sonunda bu isteklerle başa çıkamayacağını anlıyor.

Yazar ikinci kitabı deli gibi merak etmemizi sağlayan bir sonla bitirmiş. Bakalım ikinci kitapta Ana'yı neler bekliyor.