New York'tan Buenos Aires'e giden yolcu gemisinde
dünyaca ünlü satranç ustası Mirko Czentovic ‘ın gemide olduğunu öğrenen
petrol zengini McConnor kendisini satranç oynamaya ikna eder. Küçük bir
köyde büyüyen, düzgün cümleler kuramayan, insanlarla iletişimini sadece
satrançla sınırlı tutan Czentovic kazanacağına öyle emindir ki, oyuna
karışan Dr. B. sayesinde berabere kalırlar. McConner ve adını
bilmediğimiz anlatıcı Dr.B.den satranç ustasına karşı bir el daha
oynamasını isterler. Dr. B. neden oynamaması gerektiğini, neden satrancı
bu denli iyi bildiğini anlattıktan sonra bir el oynamayı kabul eder.
Kitaptaki
Czentovic ve Dr.B. arasındaki satranç çatışmasını o dönemin faşizmine
uyarlamış. Hiçlik işkencesine uğrayan Dr. B.'nin anlattıkları, hayata
tutunmak ve delilik arasında gidip gelen ince çizgide nasıl mücadele
verdiğini okumak insanı şaşırtıyor. Kısa bir kitap olmasına rağmen
anlatmak istedikleri çok fazla.
Dünya
savaşında görev alan bir Yahudi olarak her şeyi görmüş ve Nazi’ler
kitap yakmaya başladığında listede Stefan Zweig’ın da kitapları varmış.
Bir sene sonra Gestapo villasını basarak onu suçlamak için delil aramış
bu baskılara daha fazla dayanamayan Zweig eşiyle birlikte ülkeden
kaçmış. Bir sene sonra Satranç’ı yazan ve hiçbir şeyin düzelmeyeceğini
düşünerek eşiyle birlikte intihar etmiş. Satranç kitabı yazarın hayatına
bakıldığında verdiği mücadelenin bir temsili olarak kabul ediliyormuş.
Ve kitapta en beğenilen cümle:
"Yeryüzünde hiçbir şey insan ruhuna hiçlik kadar baskı yapamaz"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder