#kitapyorumu ▶Daha önce 1962'de yaşanan Kazak Göçü’nü gazetenin bir köşe yazısında okuduğumu hatırlıyorum. Göç nedeni bana tuhaf ama mantıklı gelmişti. Şimdi gerçek olaylara dayalı olarak kurgu biçiminde okumak beni etkiledi. Kitap Kars’ta ki bir değirmende çalışan Ruslan’ın başına gelen bir olay sonucu ailesini terk ederek Manyas Kocagöl’de ki babasının arkadaşı olan ve onun gibi değirmencilik yapan İhtiyar Don’un yanına gelmesiyle başlıyor. Burada yalnız başına hayata tutunmaya çalışan Ruslan ile birlikte bende Kazak’ların yaşam biçimlerini, eğlencelerini, panayırlarını, balık ve göl sevdalarını öğrenerek değişmeyen kültürel yaşamlarına şahit oldum. Kitabı okurken biraz öykü tadı hissediyorsunuz, çoklu karakterlerin bulunduğu kitapta herkesin anlatacak bir hikâyesi var. Kurgudan kopmadan olaylar birbirine bağlantılı bir şekilde devam ediyor. Kazakların sevdaları, sevdaları uğruna yaptıkları, efsanelerini okumak güzeldi. Ve kitap sonuna doğru kaçınılmaz son gibi görünen göçte Ruslan hariç bin Kazak’ın Gürcistan Vapur’u ile hüzünlü gidişi resmen bir kültürün yok olmasıydı. Salim Nizam'ın ilk defa bir kitabını okudum. Kurgu gidişatı, konuyu bağlaması, özellikle betimlemelerini çok beğendim. Yazarın araştırma yaparak 1948-1962 yıllarını kurgulayarak anlattığı Don Kazakları, tarihin yaşanmış bir kesiti... Farklı bir tat aldım kitaptan👌 ⚜ Yüreğinize kaleminize sağlık @salim_nizam 🙏 ⚜ Bu yolculukta bana eşlik eden arkadaşlarıma da teşekkür ederim 🙋🏻 ⚜ #sonkazakkocagöl #salimnizam #fenomenyayınları #sadekitaplık
Nergiz'in Kütüphanesi 📚 (@sadekitaplik)'in paylaştığı bir gönderi ()
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder