"Konakta geçirdiği yedi senelik hayat ona anlatmıştır ki
ne kadar koşsa kâfi görülmeyecek, daha fazla koşsun diye dövülmeye
devam edilecektir. Eh, yenecek kızılcık dallarının yekûnu değişmeyecek
olduktan sonra, boş gayretle neye kendini yormalı?.."
⚜
Yazarın
bu sefer ki eseri biraz hüzünlü ve duygu doluydu. Nadide hanım
tarafından besleme olarak alınan Gülsüm, Emanetullah lafının sadece
kelimede kaldığı konakta şamaroğlanına dönen bir evlatlık artık. Yap
Gülsüm, getir Gülsüm, aşır Gülsüm, şu artık yemekler ziyan olmasın ye
Gülsüm, yalancı Gülsüm, hırsız Gülsüm... Ne Gülsüm’müş ama ya.
İnsan
ve çevre, yaşam ve toplum gibi konuları ele alan yazar bu kitapta da
kimsesizlik ve çaresizliği çok güzel bir biçimde işlemiş. Okurken
insanların vicdanlarını rahatlatmak adına iki lakırdı edip yine
yapacaklarından kalmayacaklarını düşene yardım eli uzatmanın lafta ve
gösterişte kaldığını bir kez daha anlıyoruz.
Kısacası bu eser için “Yerli külkedisi” diyebiliriz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder