“Yumuşak dokulu sözler yetmiyor bazen. Olmaz denilen
oluyor. Geceleri yüzü yastıklara düşünce başlar, gerçek, bir mum gibi
önümüzü aydınlatıyor.”
.
“Kendi hikâyene bu kadar çaresizken,
Başkalarının hikâyesinde kahraman olamazsın.”
Halil Uzuntaş’ın 5 yıl emek vererek yazdığı duygusal ve
şiirsel kitabını bitirdim. O kadar güzel ve naif bir anlatım ve aşk var
ki sadece gözleri ile deli gibi sevebilen bir genç var karşımızda.
⚫⚫⚫
Konuşurken
bile şiir gibi konuşan Arif, Bahar’a âşık olmuştur. Ama Bahar ve
Arif’in ruh halleri ortak bir noktada bulaşamayınca Arif şehri terk
ederek İstanbul’a yerleşir. Araya yollar, yıllar ve başka insanlar
girmiştir. Arif ardında bıraktığı Bahar’ı unutamaz. Dergilerde çalıştığı
günlerden sonra arkadaşı ile ortak olarak açtığı “Hiras” adlı
restoranın bir şubesini memleketinde açmak için geri döner. Yıllar sonra
Bahar’la tekrar karşılaşır.. .
⚫⚫⚫
Ah
o karşılaşma ve şiir gibi diyaloglar beni benden aldı. Hikâye imkânsız
olmayan ama kişilerin kendi kendine verdiği iç savaş sonucu
imkânsızlaştırdıkları bir aşktan besleniyor. Ölümüne sevmek, değer
vermek, aşk ve ondan kaçış, sağlam dostluklar kitaba ince ince işlenmiş.
Kitaptaki bütün şiirleri beğenmekle birlikte özellikle Çiğdem’in
yazdığı şiiri çok sevdim. Sevda ve duygu yüklü kitabın sayfalarını
çevirmek içimdeki hüznü perçinleştirirken sonunda gözlerimin dolmasına
engel olamadım.
Bu kitap için en kısa anlatım sanırım şu olur: Yüreğine sevda ateşi düşenlerin hikâyesi.
…
Beceremiyorum seni okuyup yazmayı
arkama sakladığım
zayıf dolu bir karnesin şimdi
hep sıfıra mı çeker gönül anlamadım
oysa yalnız gözlerinden on kitap yazarım;
elimde bitik bir kalem, dilimde sen,
ezberim sana...
…
Yüreğinize, kaleminize sağlık @haliluzuntas
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder