"Adını söylerken bile sanki pamuk helvalar uçuşuyor odada, senin adından daha günaydın bir kelime bulamıyorum..."
“Kiraz ağaçlarına basmış bembeyaz çiçekler gibiydi senin
sesin; sen konuşurken, sen şarkılar mırıldanırken, çiçek tozuyla
kaplanıyordu yüzüm, ellerim, gülüşüm…”
.
“Zihnimde
dönüp duran kelimelere en çok eşlik eden şey soru işaretleriydi artık.
Ona benzetiyordum soru işaretini, zarifçe kıvrılmış güzel bir boynu
vardı. Ben ise onun zihninde odun gibi bir ünlemle mi kalmıştım son
görüşmemizde dönüştüğüm o berbat halimle?”
“Sen gittin, çevreme bakındım, dünya bomboştu…”
Kitap iki bölümden oluşuyor ilk bölümün adı ‘Ah’ ve bu
bölümde Akın’ın kitaplara duyduğu tutkuyu ve yine kendisi gibi kitaplara
düşkün olan Eda’ya olan tutkusunu anlatıyor. İlk bölümde Akın’ın daha
çok kendi iç çelişkilerini ve tutkusunu okuyoruz. Ve Ah’lar… Tonlamaya
göre çeşit çeşit duyguyu anlatan Ah’ları okuyoruz. İkinci Bölüm
"Renkler", bu bölümde ise Eda’nın hayatından kesitler var. Aile yaşamı,
renkleri sevişi ve Akın ile nasıl bir araya geldiğini okuyoruz.
Aforizmalarla
dolu bir kitap, ikinci bölüm daha bir romansı. 174 sayfaya çok güzel
duygular serpiştirmiş Selahattin Nehir, okurken yüreğinizi titretiyor,
bu duygu seline kapılıp gidiyorsunuz.
Yüreğinize, kaleminize sağlık @selahattinnehir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder